İstanbul’un kalbindeki çeşitliliği ve çok sesliliği yakınsayan Beyoğlu semti şehrin kültür mozaiğini oluşturan başlıca bölgeler arasındadır. Osmanlı Devleti’nin su taksimi yapmasından adını alan Taksim Meydanı ise yıllar içerisinde değişen ve dönüşen bir tür nesneler meydanı olarak; artan ziyaretçilerinin gelip geçişine izin veren, cezbedici ışıklı tabelaların kendine zahmetsizce yer bulduğu, müziğin, kültür-sanatın, zanaatin eklemlendiği; eğlenceli buluşmalar kadar hüzünlü vedalara da tanıklık eden bir yer olmuştur. Meydanın dönüşümüyle oluşan dokuda şüphesiz biçimsel ve yapısal öğelerin bir araya gelişi kadar, birey ve nesne ilişkisinin hatırı sayılır bir önemi vardır. Geçmişten günümüze insanların yolu nesnelerle kesişmiş olup; sonucunda meydana gelen hareketli ilişki, nesnelerin hayatlarımızdaki yeri, etkileşime girdiği durumlar, çok çeşitli ifade ve kullanım alanları meydana getirmiştir. Endüstriyelleşmenin de etkisi ile nesnelere, onları yapmak için gerekli başka nesnelere ve insanlara dayalı bir ihtiyaç döngüsü başlamıştır. Artık insanlar ve nesneler birbirine “dolanık”tır. 2000’li yıllardan beri kapalı olan Maksim’de nesnelere daha derin ve karmaşık anlamlar yükleyen on bir sanatçının yapıtı, sosyolojik bir olgu olarak karşımıza çıkan “dolanıklık” kavramına atıfta bulunur. Birbirinden uyumsuz nesnelerin bir araya gelerek yarattığı kakofoni, dolanıklığı çarpıcı ve mizahi şekilde gözler önüne serer. Böylelikle nesnenin ihtimallerini, insanlarla birbirlerine nasıl dolandığını, nasıl içkin olduklarını gösterir. Düşük statüdeki fiş, konserve kutusu, reflektör, testere ve mandal gibi gündelik nesneler yüksek sanat kanonuna karşı gelmeyi; tren rayları, pasaport motifleri, ışıklı otel tabelaları gibi nesneler ise aidiyeti, sürekli hareket halinde olmanın önemini ve nesnenin insanlar için ifade alanının genişliğini karşımıza çıkarır. Bu karşılaşma sergi mekânı duvarını kaplayan “A Sea of Possibilities” adlı şiir ile gerçekleşirken aynı zamanda dilbilimsel dönüşümün imkanlarının sınırsız ve sonsuz olasılıklarını keşfetmemizi sağlar. Taksim Maksim’de nesnenin dönüşümü, ihtimalleri ve dolanıklığı üzerine görsel ve işitsel bir dil ile kurgulanan yapıtlar; karşılaşmalar, buluşmalar, soylulaşma, göç, kimlik, çok kültürlülük, geçmişe özlem, geri dönüşüm ve kent yaşamı gibi 21. yüzyıl kavramlarını karşımıza çıkarır. “Dolanıklık,” çeşitli sosyal teori ve maddi kültür çalışmalarından hareketle öncelikle şeylerin nesne doğasını, ardından da insan ile şey, kültür ile madde ve toplum ile teknolojinin bir karışımı olan döngüsel kavramdır. İnsanlar ürettikleri şeylere bağlı, ürettikleri şeyler diğer şeylere ve bu şeyler de insanlara bağımlıdır.
Küratör, Ayça Okay
Artists:HÜSEYİN BAHRİ ALPTEKİN,SELÇUK ARTUT,NANCY ATAKAN,VAHAP AVŞAR,MANAF HALBOUNI,ROBERT MONTGOMERY,SECKIN PIRIM,SERKAN DEMIR,SAKIR GOKCEBAG,OZLEM GUNYOL& MUSTAFA KUNT
Ayça Okay - All rights reserved © 2022
The upcoming exhibition titled "GEL ZAMAN GİT ZAMAN" at the BAKSI MUSEUM will be open to the public from June 6, 2024, to November 6, 2024
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.